28 Aralık 2010 Salı

Kathryn Stockett'in İlk Romanı, "The Help" Üzerine

Türkçeye'ye Pegasus Yayınları tarafından "Yardımcı Kadın" olarak çevrilmiş "The Help", Amerikalı yazar Kathryn Stockett'in ilk romanı. Roman yayınlandıktan kısa bir süre sonra Amerika'da "Çok Satanlar" listelerine girmiş.

Roman, yazarın doğup büyüdüğü, Jackson Mississipi'de, 1960'ların başında geçiyor. Üç farklı kadının, bakış açısından hem o dönemin tarihine tanıklık ediyoruz, hem de Amerika'nın tarihinde, bana göre, önemli ölçüde belirleyici olan siyah - beyaz, köle - efendi zıtlıklarının izini sürüyoruz. Anlatıcılardan ikisi beyazların evinde çalışan siyah hizmetçi kadınlar Aibileen ve Minny, diğeri ise, siyahların o dönemin şartlarında çektikleri sıkıntıları önemseyen, birşeyler yapmak isteyen, diğer beyaz kadınlara pek de benzemeyen Skeeter. Skeeter, bence, kitabın yazarı Kathryn Stockett'ın kitaba yansıması olarak düşünülebilir. Zaten "The Help" adlı romanın içinde de, Skeeter ve Aibileen önderliğinde, siyah hizmetçilerin beyaz efendileriyle ilgili yazdıkları anlatılardan oluşan "The Help" adlı bir kitap yazılıyor. Sözkonusu kitapta, 13 siyah, hizmetçi kadın, çocukluklarından bugüne kadar beyaz efendileriyle yaşadıkları hayatı, sıkıntılarını, mutlu günlerini anlatırken, Skeeter bu çalışmanın hem bir anlamda yaratıcısı hem de editörü görevlerini üstleniyor. Bunlara ek olarak, kendi evlerinde uzun bir dönem çalışmış ancak aniden ortadan kaybolan, Skeeter'ın çok sevdiği Constantine adlı hizmetçiyle ilgili de bir bölüm yazıyor.

Siyahın siyah, beyazın beyaz olarak görüldüğü, yaşam alanının ve bir insanın olabileceği şeyin - bir siyah sadece hizmetçi ya da pamuk tarlalarında işçi olabilir örneğin - kesin çizgilerle belirlendiği bir ortamda ve zamanda böyle bir kitap oluşturmaya çalışmak ve beyaz bir kadının, siyah hizmetçilerle görüşüp konuşması pek mümkün değil. Bu nedenle de herşey büyük bir gizlilik içerisinde yürütülüyor, kitaba yazan tüm kadınların ve bu kadınların yaşadıkları yerin ismi değiştiriliyor. Tabi herşey büyük bir gizlilik içerisinde yürütülmeye çalışılsa da kitabın basılmasının öncesinde ve sonrasında, hem Skeeter hem de siyah kadınlar farklı farklı sıkıntılar yaşıyor. Ancak neticede şartların pozitif anlamda yavaş yavaş değişmeye başladığı, siyahların da üniversitelerde okumaya başladığı ve başka eyaletlerde pek çok eylemin yapıldığı bir ortamda, sadece hizmetçi olarak görülen bu kadınlar, başlarına gelebilecek olanlardan dolayı çok büyük endişe içinde olsalar da, seslerini duyurmayı ve en azından anlatarak, ruhen özgürleşmeyi başarıyorlar.

Bir anlamda, roman içinde roman olma özelliği taşıyan, "The Help", oldukça sürükleyici ve okuması keyifli bir roman. Üç farklı anlatıcı üzerinden, hikayenin anlatılması da romana farklı bir renk veriyor. Aynı duruma, üç kadının farklı bakış açılarını görme fırsatını yakalarken, bir dönemin tarihini de okumuş oluyoruz "The Help" sayesinde.

Berna

21 Aralık 2010 Salı

Louisa May Alcott ...

19. yüzyılda yazılmış ve yayınlanmış "Küçük Kadınlar" adlı romanı  çoğumuz biliriz. Bazılarımız için "Küçük Kadınlar"ın hayatımızda önemli bir yeri vardır ve bir dönem Jo March olmak istemişizdir, bazılarımız da sadece adını duymuşuzdur yüzyıllardır okunan bu romanın.  Peki yayınlandığı dönemde çok satan bir roman olan ve sonrasında da yüzyıllar boyunca okunan bu romanın yazarı Louisa May Alcott kimdir? Kimilerine göre, Louisa May Alcott, Jo March'ın ta kendisidir, kimilerine göre ise Louisa May Alcott'un kim olduğunun hiç önemi yoktur. Ancak Susan Cheever'in "Louisa May Alcott" adlı biyografisi, onu yakından tanımak isteyenler için güzel bir başlangıç olabilir.

Amerikalı bir yazar olan Susan Cheever'in yazdığı biyografi, Louisa May Alcott ile ilgili yazılmış ne ilk ne de son biyografi.  Cheever, günlüklerden, mektuplardan ve Alcott'un yazdığı pek çok hikaye, roman, çocuk kitabı ve makalelerden faydalanmış biyografiyi yazarken. Alcott da ömrünün son günleri yaklaşırken ardında, pek çok ünlü yazar gibi, mektup, günlük bırakmak istememiş ancak bize onun hayatıyla ilgili fikir verebilecek günlük kaydının ve mektubun olduğunu söyleyebiliriz.

Alcott ailesi aynı "Küçük Kadınlar"daki March ailesi gibi 4 kızkardeş ve anne babadan oluşan ve Louisa May Alcott yazdığı romanlar sayesinde ünlü olup, para kazanmaya başlayana kadar da ciddi finansal sıkıntılarla ve krizlerle boğuşmuş bir aile. Ve bu maddi sıkıntılar, Louisa May Alcott'un zihninde hep bir para kazanma isteğinin olmasına neden olmuş. Ünlü Amerikalı yazar ve düşünürlerden oluşan bir çevrede büyümüş Louisa May Alcott. Babası Bronson Alcott eğitim konusunda, o dönem için öncü olan fikirleriyle önemli bir insanmış, bunun yanısıra ünlü Amerikan yazar ve düşünürleri Emerson, Thoreau, Whitman ve daha pek çok isim hep Louisa May Alcott'un etrafındaymış. Hem maddi sıkıntılar hem de kendini en iyi hissettiği an "yazma" anları olduğu için Louisa May Alcott, hep birşeyler yazmış. Bunlar kimi zaman aile ve yakın çevre için yazılan okuyanlar, hikayeler olurken, kimi zaman da dergilerde farklı bir isimle yayınlanan ve sınırlı bir maddi katkıda bulunan hikayeler, şiirler olmuş. Maddi sıkıntıların hayatlarındaki etkisi nedeniyle Louisa May Alcott, yazmanın yanısıra dikiş dikmiş,çeşitli okullarda hiç hoşlanmadığı bir iş olan öğretmenlik yapmış. Ve en baştan, ilginç bir şekilde, her daim finansal krizlerle boğuşan ailenin, hem maddi hem manevi anlamdaki bakıcısı olmuş. Evet istediği gibi yazmış, "Küçük Kadınlar"ın yarattığı ilgiyi 36 yaşında görme şansına sahip olmuş, sonrasında da yazmaya devam etmiş ve diğer romanları da çok beğenilmiş ama sanki hiçbir zaman istediği gibi yaşayamamış ve üstünde hiç bitmeyen bir sorumluluğun baskısı varmış. Ünlü ve para kazanan bir yazar olduktan sonra, Avrupa'da bir süre dilediği gibi gezmiş, fakat sonrasında annesinin rahatsızlığı nedeniyle ömrünün büyük çoğunluğunu geçirdiğini Concord'a dönmek zorunda kalmış ve bir daha da hayalindeki diğer seyahatleri yapamamış. Ailesiyle ilgilenme zorunluluğunun yanısıra 30'lu yaşlarından sonra hayatında önemli rol oynayan bir diğer baskı unsuru da, kendini sürekli tekrar eden fiziksel rahatsızlıklarıymış. Savaş sırasında bir dönem hastanede çalışan ve o sırada geçirdiği ağır rahatsızlık nedeniyle, o dönem herkesin başına geldiği gibi, yanlış tedavi edilen Louisa May Alcott, bu yanlış tedavinin izlerini ömrünün geri kalanında taşımış. Ve bu rahatsızlığın tekrar eden etkileri nedeniyle de 55 yaşında, ardından pek çok eser bırakarak ölmüş.

Louisa May Alcott'un yaşamını okumak bir kadın yazarın yaratma süreçlerini ve herşeye rağmen nasıl yazdığını, yazabildiğini görmek açısından oldukça ilginç. Ancak Louisa May Alcott'un yaşamını okuduktan sonra, benim zihnimde kalan imge ünlü ve çok okunan kitaplar yazan bir kadına ait değil, benim zihnimdeki imge; bir türlü istediklerini yaşayamamış, istediği gibi gezip görememiş ve sorumlulukların çemberinde bunalmış bir kadın imgesi.

Berna.